Anne Memme Evvetttt.....

Yazılacaklar listesi yaptım ama hangisiyle başlayacağıma bir türlü karar veremedim. Bu kadar ara verirsem olacağı buydu:)

28 Ekim'de ilk veli toplantımız vardı. Sevgili öğretmenimizin Defne'nin artık emmemesi gerektiğini, bunun bir bağımlılığa dönüştüğünü söylemesiyle ani bir karar vererek emzirmeyi aynı gün itibariyle bıraktım.

Ben gizli gizli, Defne açık açık ağlayarak tepkimizi gösterdik. Sık sık "anne memmee evvvett" diyerek, beni ikna etmeye çalışsa da pes etmedim. Hangimiz daha çok bağımlıymış tam anlaşılamasa da son iki gündür çok daha iyiyiz, bol bol birbirimize sarılıp, koklayarak özlem gideriyoruz.

Sevmeye, öpmeye, koklamaya doyamadığım, dokunmaya kıyamadığım prensesim, verdiğim karar yüzünden bana ve hayata çok kızgın olduğunu biliyorum ama ikimiz de alışacağız, atlatacağız. Bana güvenmeye devam et, olur mu?

İlk Örgü...

Kızım olacağını ilk öğrendiğim gün kurduğum hayallerden biriydi, saçlarını örmek..
Bugün ilk kez saçlarını ördük, isteği üzerine de kıyafetiyle aynı renk toka taktık:)

Şimdi Okullu Olduk...

Uzun aramalar, görüşmeler, ince eleyip sık dokumaların ardından, Canım arkadaşım Eda'nın tavsiyesi ile Defne'ye gönlümüze göre bir kreş/anaokulu (oyun okulu) bulduk. Sudoku...

Okulumuzu/kreşimizi seçene kadar Defne'ye hiç kreşe başlayacağından bahsetmedik. Hangi okula gideceğine karar verdikten sonra, ona kreşin broşürünü göstererek; "sana çok güzel bir oyun okulu seçtik, artık biz işe gittiğimizde sen de buraya gideceksin. Oyunlar oynayacaksın, çok güzel yemekler yiyeceksin, uyuyacaksın, resim yapacaksın vs. vs." diye okulundan, öğretmeninden uzun uzun bahsettim. Defne kreşin broşürünü bir kaç gün elinden bırakmadı. Çok hevesliydi.

16 Haziran, Çarşamba günü ilk kez okuluyla, öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla tanıştı. Biz de Defne'ye gözükmeden, başka bir odada kameradan onu izledik. Önce oyun odasında oynadı. Bütün oyuncaklara elledi, kendi başına koşturup durdu. Daha sonra arkadaşlarıyla bahçeye çıktılar. Bahçede de özellikle öğretmenini hiç yabancılamadan oynadı. Öğle yemeğinden önce okuldan aldık. Gelmemek için mızırdanınca tam günü denemeye karar verdik. Alışması için 2 gün daha yarım gün okula gitti.

19 Haziran, Cumartesi günü Defne, teyzesi ve teyzesinin arkadaşı Begüm (Defnenin en sevdiklerinden) ile birlikte okul alışverişine çıktık. Okul için gereken kırtasiye malzemelerini ve nevresim takımını aldık. Ve her kırtasiyeden aldığımız gibi buradan da yapıştırma aldık. Kız kıza çok güzel vakit geçirdik.

Ancak bu kadar heveslenmemiz yarıda kaldı, Defne pazar gecesi ateşlendi ve bir hafta okula gidemedi. Okuldan 1 hafta uzak kalınca yeniden okula alıştırma yapmamız gerekiyordu. O hafta pazar günü "Defne okula başladı" partisi verdik. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız da bizi yalnız bırakmadı. Hepsine çok teşekkür ederim. (Partinin detaylarını başka bir yazıda anlatacağım.)

1 hafta boyunca her sabah bugün okula gitmeyeceğim, dedeme gideceğim, anneanneme gideceğim, teyzeme gideceğim diye bize alternatifler sunan Defne, cumartesi sabahı "Deniz öğretmenime gideceğim" diye yataktan kalktı. Bugün cumartesi tatil, okula gitmeyeceksin, bak ben de işe gitmeyeceğim desem de o kadar çok mızırdandı ki, sabah 8:30'da evden çıkmak zorunda kaldık:)

Bugün itibariyle tam bir aydır kesintisiz kreşe gidiyor Defne. Kimi zaman huysuzlansa da okulun kapısında "Oleyyy Deniz'e geldik" demesi, doğru bir karar vermenin huzurunu yaşatıyor.

Umarım, minik meleğim bütün okullarına hep severek giderek..

Sevgiler,

Not: Yukarıdaki fotoğraf bugün çekildi. Okula giderken arabada yaptığı danstan bir kare:)

Kıyafet Mimi

Sevgili Melisa'nın annesi Meral mimlemiş bizi. Çok teşekkür ederiz. Hemen soruları cevaplayalım:)

1-Nasıl Giydiriyorsunuz?
Değişmeyen tek kural, her zaman zorla giydirdiğim. Mümkün olduğunca ince ve rahat hareket edebileceği kıyafetler giydirmeye çalışıyorum.

2-Marka mı? Pazar mı? Semt butiği mi? Nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?
Marka ısrarımız yok ancak pazara gidecek vaktimiz de yok. AVM'lerde ise en çok mothercare ve kanz tercih ediyorum. Özellikle Anneannesi gittiği her yerden bir şey alır, o yüzden dolabımızda her marka mevcut.

3-Terlik mi? Sandalet mi?
Kesinlikle sandalet. Nike'tan aldığımız sandaletleri evde bile giymek istiyor.

4-Haftada 3-5 defa makine döndüren çamaşır canavarlarının cicilerini ütülüyor musunuz?
Doğduğundan beri çoraplarına kadar ütülüyoruz.

5-Şapka sorun mu? Nasıl çözüyorsunuz?
Çok büyük sorun. Başına hiç bir şey taktırmıyor. Güneşe çıkartmayarak çözmeye çalışıyorum.

6-Malum deniz mevsimi açıldı? Mayo kullanıyor musunuz? Öneriler?
Geçen sene dedesi bir tane bikini aldı. Bu sene de ben bir tane mayo aldım. Ancak 1 paket huggies litlle swimmers tatilimiz için hazır bekliyor.

Biz de aşağıdaki annelerimizi mimliyoruz:)
http://annesiningulu.blogspot.com/
http://ahsenela.blogspot.com/
http://zeynepgulcemine.blogspot.com/
http://chido-s.blogspot.com/
http://durugunlerimiz.blogspot.com/
http://tugrayanik.blogspot.com/
http://erolcinar.blogspot.com/

Sevgiler,

1,5 Defne köftesi:)

Kaç yaşında sorusuna, 1,5 yaşında demek kulağıma çok tuhaf geliyor. Artık bir bebeğin değil, çocuğun annesi olduğum fikrini kabul etmeliyim galiba:)

18. ay aşımızı ve rutin kontrolümüzü olmak için doktora gitmeden önce uzun uzun konuştuk, ama pek fayda etmedi, muayene olurken, aşı olurken ve bekleme salonundaki kaydırağı terk ederken de çok ağladı. Zaten bu ara her şeye ağlar oldu. Babasının özlemi ve 2 yaş sendromunun yaklaşması ağır geldi miniğime.

- Her kelimeyi tekrar edebiliyor. Doğru söylediğine emin olmadıklarını kısık sesle tekrar ediyor.
- İyelik eklerini doğru kullanmaya başladı. (benim burnum, senin ayağın, onun saçları vs.)
- Cümleleri olumsuz yapabiliyor. (üşürsün - üşümem, gidiyoruz - gidemem)
- Bütün yaptıklarını tek kelimelik cümlelerle anlatıyor. (Parkta ne yaptın sorusunun cevabı: kaydım, çocuk, abi, salcak (salıncak), taş.)
- En az günde iki sefer yıkanmak için elinden geleni yapıyor. Buna katılarak ağlamak da dahil.
- Birçok hayvanı tanıyor, seslerini taklit ediyor.(kurbağa ile kaplumbağayı birbirine karıştırıyor, zürafa, su aygırı, salyangoz, kunduz ve sincap en sevdiklerinden )
- Boyaları ve kalemleri çok seviyor ama hep elinin içini ve yüzünü boyuyor.

Zaman çok hızlı geçiyor, ne zaman büyüdü anlamayacaksın dediklerinde, aslında ne demek istediklerini şimdi anlıyorum...

Defne şu anda 21 aylık olmak üzere yaklaşık 3 ay önce yazmışım ama yayınlamamışım. Anı olarak kalsın diye yayınlıyorum:)

Sevgiler...

Mektup Arkadaşlığı

Montessori mail gurubunda düzenlenen Mektup Arkadaşlığı etkinliği için Defne resimleri ancak yapabildi. Boyaları ve kağıtları çok sevmesine rağmen kağıt üzerine resim/boyama yapmak ilgi alanına girmiyor. Daha çok ellerine, yüzüne, masasına ve kitaplarına resim (!) yapmaktan hoşlanıyor.

Defne'ye resim yapacağız, arkadaşlarımıza göndereceğiz ve arkadaşlarından da resimler alacağız diye uzun süredir anlatıyorum. Beni ilgiyle dinliyor ama ne anlıyor, ne düşünüyor, tam olarak çözemedim.

İlk önce sevgili baldanadam'dan mektubumuz/resmimiz geldi. Hem resimleri, hem resimlerin yanından çıkan yapıştırmaları çok sevdi.


Baldanadam'dan sonra Deniz'in mektubu geldi. Denizin resmi de simlerle süslü, pırıl pırıl bir resimdi. Defne simlere dokununca kendisinin de sim olduğunu fark etmesiyle, resimleri elinden almak için türlü hilelere başvurmak durumunda kaldım:) Şimdi sabırsızlıkla Günce'den gelecek mektubu bekliyor.

Geçen hafta, askerdeki babamızı ziyarete Balıkesir'e gittiğimiz için Defne’nin mektuplarını ancak bugün gönderebileceğiz. Gecikme için tüm arkadaşlarımızdan özür dileriz.

Sevgiler,

Biz geldik:)

Uzun zamandır sayfamızla ilgilenemediğim gibi, takip ettiğimiz arkadaşlarımızdan da uzak kaldık. İşlerimin yoğunluğunun yanı sıra bilgisayarımın diskinde meydana gelen arıza nedeniyle birçok çalışmamı kaybetmiş olmanın moral bozukluğu ile hiç bir şey yazmak gelmedi içimden. Yazmayı bırakınca geri başlaması da çok zor oluyormuş ama azimliyim bu sefer yazıp vazgeçmeyeceğim, tamamlayacağım:)
...
Bu satırları 3 gün önce yazmıştım, yine yayınlayamadan yarım bırakmak zorunda kaldım.

Şeytanın bacağını kırmak için hemen bu yazdıklarımı yayınlıyorum,
ve
Defneyle hepinize sevgilerimizi gönderiyoruz:)

Dostluk Çiçeği...

Dünya tatlısı Ece'nin güzel annesi bize Blog Arkadaşlığı ödülü vermiş. Bu bizim ilk ödülümüz, bizim için çok özel bir ödül oldu, çok teşekkür ederiz arkadaşım:)
Biz de bu güzel dostluk çiçeğini 12 sevgili arkadaşımıza gönderiyoruz.
İyi ki varsınız:)
Baldanadam'ın Annesi Melek
Begüm'ün Annesi Güneş
Bellek Kutusu
Defne'nin Annesi Hülya
D'nin Annesi Pınar
Ela'nın Annesi Esra
Lena'nın güncesi
Melisa'nın Annesi Meral
Nurşen Ece'nin Annesi Anne Yazar
Odil'in Annesi Fatma
Ömer Tuna'nın Annesi
Su ve İnci'nin Annesi Filiz

15 aylık bir minik:)

1 yaş kontrolünden sonra hem Pnömokok aşımızı olmak hem de rutin kontrolümüz için geçen hafta doktordaydık. 3 ayda 150 gram alarak formumuzu korumuşuz. Boyumuz da 3 cm uzayarak 75 cm olmuş. Bir de türlü türlü huylarımız olmuş,
- muayene odasını görünce çığlıklar atmak,
- çikolatayı görünce susmak,
- boğaz kontrolü yapılırken kusmak,
- altını açtırmamak, açtırırsa kapattırmamak,
- üstünü çıkarttırmamak, çıkarttırırsa giyinmemek için direnmek,
- daha neler neler.....

Aşıdan sonra bacağına yara bandı yapıştırdı doktorumuz, 5 dakika sonra bacağındaki bandı doktoruna "bakk" diyerek göstermesi de hepimizi çok güldürdü:)

Bana mesaj bırakabilirsiniz:)